ÖZLEM
Temel bindiği gemi batmış bir fransız ve bir alman ile bir adada yalnız kalmışlardır. her gün deniz kenarından tuttukları balıkları yiyerek yaşamaya çalışırlar. Aradan aylar yıllar geçer. Bir gün yine deniz kenarında avlanırken oltaya bir şişe takılır.
Şişeyi dışarı çıkarırlar. Birde bakarlarki şişenin içinde bir cin. Binbir zahmetle şişenin ağzındaki mantar tıpayı çıkarırlar.
Cin, sizlere çok teşekkür ederim yüzlerce yıldır bu şişenin içine hapsolmuştum. Dileyin benden ne dilerseniz diyerek borcunu ödemek ister...
Bunu duyunca biraz şaşırırlar....alman çok fazla beklemeden...
beni çabuk vatanıma gönder der....cin elinin bir hareketi ile alman ortadan kaybolur...
Bunu gören fransz, benide, benide vatanıma gönder der, cin elini bir daha hareket ettirir fransızda kaybolur.
cin temele bakar, sende son dileğini söylede ben vatanıma gideyim artık der.Temel biraz düşünür,,,ve dileğini söyler...
Özledim ha o uşakları, geri getir onları ....
SUSUZLUK
Temel çölün ortasında kalmış, susuzluktan geberecek hale gelmiştir...Aşırı sıcaktan bayılmak üzereyken birden yarısı kumlara kadar gömülü bir lamba bulur. filmlerden hatırladığı kadarıyla lambayı oğmaya başlar..O da ne birden içinden bir cin çıkar, ve cin dile benden ne dilersen der.. Temel bir an şaşırır bir iki kez yutkunur. bana su bul, evet evet su bul çok su bul
diyerek cin'den dileğini yerine getirmesini ister. Cin bir el hareketi ile bir cam sürahi dolusu berrak, tertemiz,buz gibi, su peydah eder.
Temel sürahiyi kafasına dikerek içmeye başlar ama ne içiş, içer , içer , içer ama oda ne temel içtikçe sürahi kendiliğinden doluyor.hiç bitmiyor. Yaklaşık 10 dakikalık bir su içişten sonra cin artık sıkılmaya başlar, hadi kardeşim bizimde işimiz gücümüz var, hadi diğer iki dileğinide söylede gideyim...
Temel biraz düşünür, sürahiye şöyle bir bakar, evet der sen bana bundan 2 tane daha getir....
PİLOT
Temel kaptan pilottur.
Uçak normal bir şekilde giderken birden bire sallanlmaya başlar....
temel mikrofonu alır...
"Tikkat Tikkat kaptan pilotunuz temel konuşayi, Uçaktaki arıza giderilepilecek bir arızadur.lütfen panik yapmayun."
yolcular biraz beklerler ama uçaktaki sarsıntı artarak devam etmektedir...
temel tekrar mikrofonu eline alır...
"Tikkat Tikkat, Eşhedü en la ilahe illallah......"
GERİ VİTES
Temel yeni aldığı BMW si ile trabzona gidip hemşehrilerine hava atmak ister. Yakınlarına telefon açar. Ula beni karşılayın 12 yola çıkayrum saat 6'da ordayım. Dediği gibi 12'de yola çıkar ve 6'da trabzona varır. O gün hasret giderir, ertesi gün yola çıkacaktır. istanbul daki yakınlarına telefon açar ula beni karşılayın 12'de yola çıkayrum 6'da ordayım. Yakınları saat 6'da temeli karşılamaya çıkarlar .Temel yok. saat 7 olur, temel yok. 8,9,10,11,12.....sabahın ilk ışıklarına doğru temelin arabası gözükür. Tanıdıkları panik içinde temele sarılırlar, nooldu temel bi kazamı geçirdin. Yok hemşerum ne kazası be, hep bu alaman gavuru yüzünden oldu. Arabaya gitmek için 5 geri gelmek için 1 vites koymuşlar....
TERBİYE
Oğlum yeme şu tırnaklarını içleri pislik dolu.
Tırnaklarımı yemiyorum anne, içindeki pislikleri yiyorum
MİLLETVEKİLİ
Milletvekilinin biri o gün akıl hastanesini geziyordu. Bir koğuşa, akıl hastalarının yanına geldi. Hastalardan biri sordu:
- Hey dostum, neden düştün buralara?
Milletvekilinin kaşları çatıldı:
- Ağzını topla, ben milletvekiliyim...
Akıl hastası gülmeye başladı.
- Ne gülüyorsun be adam? diye sordu milletvekili.
- Hiç canım, bende de böyle başlamıştı, delilik krizleri...
AKIL VERGİSİ
Fransa Kralı XV.Louis'e yaranmak isteyen hükümet üyelerinden biri, kralın huzuruna çıktığı bir sırada, Haşmetlim, demiş. Aklıma yepyeni bir vergi sistemi geldi. Bu öyle bir vergi olsunki herkes ödesin. Adı da "Akıl Vergisi" olsun...
Kral gülümseyerek konuşmuş:
- Mükemmel bir fikir bu. Ancak siz bu vergiden muaf tutulursunuz herhalde..
DİKTATÖR BAŞKAN
Diktatör Başkan, ülkenin ekonomik ve politik durumu hakkındaki raporları okurken renkten renge giriyordu. Bir ara başını kaldırıp, duvarda asılı duran portresine baktı.
- Durum kötü, dedi. Ne olacak halimiz?
Duvarda asılı duran fotoğraf yanıt verdi:
- Ne olacak, beni indirip seni asacaklar..
KAFAMI VURMADIM
Adamın biri yolda giderken, birden ayağı kayıp düşmüş. Arkasından gelen adam, kalkmasına yardım etmiş. Düşen adam teşekkür ettikten sonra "sizin bu iyiliğinize nasıl karşılık verebilirim?" demiş.
- Vallahi ben iktidar partisinin bir üyesiyim. İlk seçimlerde bizim partiye oy verirseniz, ödeşmiş oluruz...Adam ters ters bakmış karşısındakine:
- Beyefendi, beyefendi, demiş. Ben düşünce kıçımı yere vurdum, kafamı değil...
SADRAZAMIN İYİSİ
Adamın birini hiç ummadığı bir anda sadrazam yapmışlar. Adam ne yapacağını bilmiyormuş. "En iyisi eski sadrazama danışayım", demiş kendi kendine ve gitmiş eski sadrazama. O da:
- Bak sana üç mektup bırakıyorum. Zora düştükçe, sırasıyla aç ve mektupta denilenleri yap.
Aradan günler geçmiş. Başı sıkışan sadrazam ilk mektubu açmış:
- Senden öncekileri kötüle, diye yazıyormuş mektupta. Ve sadrazam mektupta denilenleri yapmış. Durmadan kendisinden öncekileri kötülemiş, yerin dibine batırmış
Ama durum bir türlü düzelmiyormuş. En sonunda dayanamamış, ikinci mektubuda açmış. "Yakın çevrendekileri de kötüle" diye yazılıymış.Ve sadrazam yememiş, içmemiş, yakın çevresindekileri de, hatta en yanındakileri bile kötülemeye başlamış.
Günlerce hiç durup dinlenmeden kötülemiş. Ama durum bir türlü düzelmemiş.
Dayanamayıp üçüncü mektubuda açmış. Şöyle yazılıymış:
- Üç mektup da sen yaz...
GÖMLEK
Adamın biri kirli gömlek giyermiş. Yakın bir arkadaşı adamın bu kirliliğine dayanamamış ve kendisine:
- Yahu nedir bu gömleğin hali? Kirden simsiyah olmuş. Yıkasana şunu..
- Yıkıyorum
- Eh peki neden kirli?
- Giydikçe kirleniyorda ondan..
- Kirlenince yine yıkarsın.
- Yine kirleniyor..
- Tabi gömlek bu. Giydikçe kirlenir. Kirlendikçe yıkanır.
- Yahu ben bu dünyaya gömlek yıkamaya mı geldim...
UYKUSUZLUK
Cimriliği ile tanınan adam doktora uykusuzluktan dert yanıyordu:
Doktor bey, geceleri nereye yatsam uyuyamıyorum. Acaba hangi tarafa yatsam?
Doktor kurnazca güldü:
Benim vizitemin üstüne yatmayın da, ne tarafa yatarsanız yatın!
TELEFON
Amerikalı sinema oyuncusu Valter Şilezak evindeki kadınların telefona oturdular mı, bir türlü kalkmak bilmediklerinden şikayetçiydi. Çok uğraştığı halde onları bu huylarından vazgeçiremedi. Bir gün kızı telefona oturdu ve çok geçmeden kalktı. Sadece 20 dakika konuşmuştu. Adam kızını çağırdı:
Aferin kızım, dedi. Sen bu evde devrim yapacaksın. Demek ki telefonda konuşmak için 20 dakika yetiyormuş. Kimdi konuştuğun kızım?
Bilmiyorum baba, yanlış numara çevirmişim.
GÖSTERME
Babacığım, bugün aldığım sözlükte 30 binde fazla kelime varmış.
Aman yavrum, sakın annene gösterme.
SEBEBİNİ ANLAMIŞ
Öğretmen derste anlatıyordu:
Gelinler nikah töreninde neden beyaz giyer, bilir misiniz? Çünkü bu onun en mutlu günüdür. Bir ses yükseldi:
Şimdi damatların neden siyah elbise giydiklerini anladım.
AVRUPA’YI GEÇMEK
Cumhuriyetin 10. Yıldönümünde bir meydanda çoşan hatip “on yılda Avrupa’yı on asır geride bıraktık!” diye bağırınca Yahya Kemal esefle dizine vurur: “yahu, der, şu Avrupa ile bir türlü beraber olamadık, ya geri kalıyoruz, ya geçiyoruz!” der.
OCAĞIM SÖNDÜ
Gurbette çalışan iki köylüden biri, izinden dönmüş, havadis verir:
Memlekete kar yağdı, kurtlar, çakallar köye indi.
Bize bir zarar verdiler mi?
Sizin çilli horozu tilki kapmış.
Karabaş nerede imiş?
Eşek, karabaşa tekme atarak öldürmüş.
Eşek bağda değil miydi?
Bağdan babanın tabutunu getirmişti.
Uy, babam öldü mü?
Öldü ya. Ananın ölümüne dayanamadı garip.
Ah anam ah! Öldü mü? Desene ocağım söndü?
Eviniz yanarken ben ordaydım. Henüz ocağınız sönmemişti.
HEP
BOĞA MI?
İspanya'da tatilini geçiren turist, restoranda tipik
bir İspanyol yemeği yemek istemişti. Listeyi uzun uzun
inceledi.Cojano adı dikkatini çekti.Ne olduğu hakkında
hiçbir fikri yoktu.Parmağını basıp, garsona işaret
etti.Garson bir tabak içerisinde yemeğini getirdi.Nefis
bir şeydi ama içindekinin ne olduğunu çıkaramadı.Bir
çeşit etti ana ne?...Garsonu çağırdı ve
sordu...Garson anlattı :
-Bugün boğa güreşlerine gittiniz mi bayım?
-Evet...
-İşte bu yediğiniz yemek bugün arenada öldürülen
boğanın yumurtalıklarından yapıldı.
Adam ertesi gün gene aynı restorana gitti.Tadı damağında
kalan yemeği Cojano'yu bir kez daha istedi.Lezzetle
yedi.Artık ahbap oldukları garson hatır sormaya geldi
:
-Nasıl memnun kaldınız mı bayım?
-Kaldım kalmasına ama bir şey dikkatimi çekti.Dün
yediğim Cojano biraz daha büyüktü gibi geldi bana.
Garson başını iki yana salladı :
-Her zaman boğa kaybetmez bayım...
Sizimde gondermek istediginiz fıkralar varsa lutfen mail atın